Şiddetin tanımı herkese göre başkadır. Kimisi sözel şiddeti şiddetten saymaz da "onu giyemen, buraya gidemen, bunu yapaman" ı normal karşılar. Ama sözel şiddet de en az fiziksel şiddet kadar acıtır. Ve bu gerçek bir şiddettir! (Evet feministlerin ilgisini çektim)
Benim vergilerimle maaş alıyorsunuz, siz de o kadar para kazaniyorsunuz hâlâ daha şükretmiyorsunuz millet aç aç asgarî ücret ile geçinmeye çalışıyor, bu doktor egosu da kimse de yok, bizim hastamız ölsün mü, ama bizim işimiz acil, ya bir imza atacaksın alt tarafı amma abarttın sen de, ya aslında bir seron taksanız bir şeyim kalmaz, bana şu ilacı yazar mısınız, ben sizin verdiğiniz ilacı kullanmadım onun yerine bundan içtim bizim yan komşuda da vardı aynı şey ona iyi gelmişti bu, ya aslında normalde bir şeyim yok ama amuda kalkıp dilimi dışarı sarkıttığımda ağzımdan salya akıyor bu neden oluyor acaba ben internette biraz araştırdım ama kanser olabilir diyorlar...... vsvsvsvsvsvsvsvsvsvs... (lütfen bu örnekleri çoğaltalım)
Bütün bu diyaloglar herhangi bir devlet dairesinde geçse güvenlik eşliğinde bu kişileri dışarı attırırlar. Bugün bir hakime savcıya böyle davransan hakkında yapılmadık işlem, açılmadık dava kalmaz. Kahve zincirlerinin önlerinde-market kuyruklarında sıra beklerken gıkını çıkarmayanlar hastanede sıra beklerken aslan kesilirler. Sadece üniversite diplomam olsun diye ne işe yaradığını bile bilmediği bölümleri okuyup sonra çok alakasız işlerde çalışıp da doktorun aldığı maaşın çok olduğunu öne sürerler. vsvsvsvsvsvsvsvsvsvs... (Lütfen bu örnekleri de çoğaltalım.)
Tıbba başladığımızda "önce zarar verme" (bkz:primum non nocere) ilkesi benimsetilmişti. ama şimdi herkes şunda hemfikir: "Önce zarar görme". Bu zamana kadar başımıza gelen her şeye sağlık olsun diyoruz ama sağlık olsun diye diye sağlığımızdan olacağımız günler yakındır. "Sağlık böyle olacaksa olmaz olsun!".
Benim vergilerimle maaş alıyorsunuz, siz de o kadar para kazaniyorsunuz hâlâ daha şükretmiyorsunuz millet aç aç asgarî ücret ile geçinmeye çalışıyor, bu doktor egosu da kimse de yok, bizim hastamız ölsün mü, ama bizim işimiz acil, ya bir imza atacaksın alt tarafı amma abarttın sen de, ya aslında bir seron taksanız bir şeyim kalmaz, bana şu ilacı yazar mısınız, ben sizin verdiğiniz ilacı kullanmadım onun yerine bundan içtim bizim yan komşuda da vardı aynı şey ona iyi gelmişti bu, ya aslında normalde bir şeyim yok ama amuda kalkıp dilimi dışarı sarkıttığımda ağzımdan salya akıyor bu neden oluyor acaba ben internette biraz araştırdım ama kanser olabilir diyorlar...... vsvsvsvsvsvsvsvsvsvs... (lütfen bu örnekleri çoğaltalım)
Bütün bu diyaloglar herhangi bir devlet dairesinde geçse güvenlik eşliğinde bu kişileri dışarı attırırlar. Bugün bir hakime savcıya böyle davransan hakkında yapılmadık işlem, açılmadık dava kalmaz. Kahve zincirlerinin önlerinde-market kuyruklarında sıra beklerken gıkını çıkarmayanlar hastanede sıra beklerken aslan kesilirler. Sadece üniversite diplomam olsun diye ne işe yaradığını bile bilmediği bölümleri okuyup sonra çok alakasız işlerde çalışıp da doktorun aldığı maaşın çok olduğunu öne sürerler. vsvsvsvsvsvsvsvsvsvs... (Lütfen bu örnekleri de çoğaltalım.)
Tıbba başladığımızda "önce zarar verme" (bkz:primum non nocere) ilkesi benimsetilmişti. ama şimdi herkes şunda hemfikir: "Önce zarar görme". Bu zamana kadar başımıza gelen her şeye sağlık olsun diyoruz ama sağlık olsun diye diye sağlığımızdan olacağımız günler yakındır. "Sağlık böyle olacaksa olmaz olsun!".